11 Ocak 2012 Çarşamba

Popülizm vs Orhan Baba

Eskiden minibüsler böyle değildi. minibüs şoförleri hiç böyle değildi.
Eskiden kaset çalarlarda teyplerde Orhan Baba'nın sesi eksik olmazdı.
Minibüs şöforleri ispanyol paça pantolonları, geniş yakalı gömlekleriyle eserdi yollarda...
Minibüse bindin mi bütün dertleri içine alasın gelirdi sevdiceğini mutlu edip.
Şimdilerdeki gibi gitme üzülürüm değil, mutlu olacaksan git. Ben taşırım acıyı denirdi.


Minibüsten indin mi bi sessizlik duyardın. Orhan Baba'dır ya o da sen anlazdın.
Hayat normal akışına erişmezdi. Ya daha coşkulu olurdu ya da dururdu.
Bazen öyle bir şey olurdu ki Taksim Meydanı'nda bağırmak gelirdi içinden.

Hani derdin ya... Batsın bu dünya!


Bazen de belki hiç sevmesende o bağlamayı kaybolurdun tınılarında.
Neden bilmezsin. Bilmezsin Orhan Baba'nın parmaklarından döküldüğünü nağmelerin..
Notalar rüzgar olur, dalga olur, hava olur, yeri gelir alamadığın bir yudum nefes olur...

Popülizm denen bataklıktan kurtulmak için varsın sen baba. Ne Don Vito Carleone ne de Carlito...
Tek baba sensin Orhan Baba...


Popüler kültürün amuna goyak Orhan Buabaauaa!

Hiç yorum yok: