9 Ocak 2010 Cumartesi

Yaratıcılığın Önünde Bir Engel Olarak Okul

Eğitim sistemimizin yeteriz olduğu daimi, bildiğin üzre. Gerçi bunu sen bile biliyorsan herkes biliyordur. O yüzden ben başka bir şey anlatayım.

Okulun verdiği eğitim ve öğretim malum kötüden biraz hallice. Buna rağmen çocuk yaştaki koca kafalara açtığı ufuklar tartışmasız çok büyük, hatta su aygırı kadar, lakin 5.Sınıftan sonra eğitim sistemi yan yatıyor çamura batıyor.

Ezberci eğitim kendini tekrara ilk 6. sınıfta başlıyor. Bu esnada hiçbir şeyden haberi olmayan, ortalama 1683 gr. az yağlı ve taze bir beyne sahip, öğrenmeye susamış, koca kafa dönemini atlatmış, hayatta güzlü bir birey aday aday olan öğrenci liseye kadar ya yerinde sayıyor ya da geriliyor. Bu ülkede ki gerizekalı oranının fazla olmasının sebebide bu zaten.

Lisenin ilk senesinde öğrenciye ezberci eğitimin yanı sıra bir de sosyalleşememe darbesi iniyor. Bununla birlikte üst sınıfların yaptığı çömez muameleside yeni öğrencilerin üstündeki baskıya bir kambur daha ekliyor. Bu baskıları atlatamayanlar geleceğin “loser memur”u oluyor. Bu safhayı atlatanlar güçlü bir birey olma yolunda devam ediyor. Bir bakıma doğal seleksiyon yani doğal seçilim yaşanıyor.

Lisenin diğer senelerinde üstündeki baskıyı atanlar birey bilincine biraz daha yaklaşıyor ve ilk sosyalleşme bu yıllarda görülüyor. Sosyalliğin dandirik halısaha maçlarından farklı bir şey olduğunun farkına varılıyor bi nevi lakin sosyalleşmeden kasıtları gezmek, tozmaktır hala. Bu az bilinçli öğrenci topluluğu da gezer, tozar, bazen arkadaşlarıyla toplanıp içer hatta zum olur. O halde eve giderse dayak, o gece eve gitmezse fırça yer. Lakin hava soğuktur. Göt mahkum eve gidilir.

Lisede her zamanki gibi ezberci eğitim devam eder. 4 sene boyunca bünyeye gram yaratıcılık girmez okuldan ötürü. Yaratıcılığın kaybolmaması için içmek dışında farklı aktiviteler uygulanmalıdır okumak, tiyatro ve film izlemek, resimle ilgilenmek gibi. Öğrenciler hem entel açıdan hem psikolojik açıdan gelişirler ve yaratıcılıklarını zinde tutarlar. Bunlar eksik olursa grup olmaya meyilli öğrencikler büyük abilerine özenip, ellerine tespih, arkalarına mahallenin küçük timini alırlar. Sakat bir durumdur o kadar fırlamayı arkana almak ama bunun bilince değildir öğrenci. O sadece okul çıkışlarında mevzu kovalamanın peşidedir fütursuzca.

Derken lise sona, yumurtada deliğe gelir. Malum ÖSS kapıya dayanmıştır. Öğrenci ÖSS'nin kendisine de dayanmaması için ezberci eğitimin köpeği olur. Yaratıcılık işte bu sene dip yapar. Dip yapmayan istisnalarda çalışmak yerine boş işlerle uğraşmış insanlardır. Bu yaratıcı insanlarda zaten ÖSS'yi kazanamaz ya da sikindirik bi yer kazanır.(Bu konuya daha fazla girmeyeceğim. Bildiğin üzre sistem değişti ve konumuz bi paragrafa sığmayacak kadar geniş. Bu nedenle başlı başına bir konu olarak daha sonra ele alacağım. Ağlama Melis.)

Üniversiteyi kazanmış, artık bir birey olan insanlar çağ atlamış gibidir. Artık ne isterlerse onu yaparlar. Artık üniforma yoktur, derse girmezsen annengillere haber verilmez, makyaj serbesttir. Gerçi bu makyaj olayı kızların gelecekte ağzına ediyor efem. Zira bu okuyan kızların büyük bi kısmı kariyer peşine düşüyor ve geç evleniyor. Bunlar evlenene kadarda yaptıkları makyaj suratlarını adeta patates tarlasına çeviriyor. Sonrasında bunlara kimse bakmıyor. Hele ki 30 yaşına girmeleriyle birlikte bunalıma da giriyorlar. Bildiğin evde kalmış kız sendromu... psikolojik sorunlar okumuş, okumamış ayırmıyor tabi. Gerçi kadın şarap gibidir yıllandıkça tatlanan ama bilemiyor.

Neyse konuyu çok saptırdım. Ne kadar uzattı bu ya deme kırarım ağzını. Üniversite eğitimimiz de klasik eğitimimizden farklı değil robot üretir gibi mezun veriyorlar. Ders içerikleri ile sana bir sınır çizip sistemin istediği bir birey olmanı sağlıyor. Sınırları aştğında ya aptal oluyorsun ya da okuldan atıyorlar. Aşmazdığın zamanda durumun hawai plajlarındaki gibi olmuyor. Vizeydi, finaldi öğrenciyi öldürmekten beter ediyor, süründürüyorlar.

Kısaca eğitimin 5. sınıftan sonrası sadece olanları tekrarlamaktan ibaret. Üniversite eğitimi bile yaratıcılıktan yoksun, varolanı söylemekten öteye gidemiyor. Bu nedenle 6 dönem sonraki seçimde oyunuzu bana verin. Siz boku yediniz artık da en azından çocuklarınızı kurtarayım. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Siz bana oyunuzu verin, ben size geleceğinizi...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hepsini okudum .. Ve hepsine katılıyorum ;)